KAYBOLAN SANATLAR VE USTALIKLAR OKULU
Yaşadığımız çağ nereye gider bilemiyoruz.
Marsta koloni mi kuracağız, taş sopa ile birbirimizi mi döveceğimiz çok net
değil henüz. İnsanlık olarak yeni bir dünya ve beraberinde getirdiği bir yaşam
var sadece önümüzde. En azından tüm insanlık olarak bunun farkındayız. İçinde
yaşadığımız yuvamız biçim değiştirirken bizde yeni buluşlar ve yöntemler ile bu
değişimi muhakkak ki ayak uyduracağız.
Ne yaparsak yapalım geçmişimize fiziki ve manevi olarak ihtiyacımız var.
Geçtiğimiz son yüzyılda kaybettiklerimizle barışmamız, unuttuklarımızı
hatırlamamız gerekiyor. Modern insanın önce aslını kucaklamasının zamanı geldi
de geçiyor. Varoluş hikayemizde bir insanlık mirasımız yatıyor buna sırt
çeviremeyiz.
Toprak ile tekrar tanışıp tohum ekmeyi, pekmez
kazanlarının başında türkü söylemeyi yeniden öğrenmeliyiz. O koca binaların
içindeki araştırma merkezlerini, uzay istasyonlarını kurabilmemiz
varoluşumuzdan beri topladığımız bilgiler sayesinde gerçekleşti. Önümüzdeki yıllar bize ne getiri
r bilemiyoruz ama en azından bizden götüreceklerine dur demek elimizde.
İnsanoğlunun yirmibirinci yüzyıl varoluş mücadelesinde daha akılcıl ve barışçıl
hazırlanmaktan başka bir çaresi yok gibi. Bir uzay istasyonu, derin mağaralar,
uçsuz bucaksız çöller, vahşi ormanlar bundan sonra yaşamı sığdırabileceğimiz
neresi olursa olsun elimizde el aletleri, cebimize tohumlar, güğümlerimizde
içecek suyumuz olmak zorunda. Yaşam en acımışız yüzünü bize gösterdiğinde,
toplanıp söyleyeceğimiz türküler, anlatacağımız öyküler olduğu sürece
birlikteliğimiz mümkün.
Doğayı anlamak ve öğrenmek, taşı taş üstüne
koyabilmek, yün eğirmek, doğan kuzuları sevebilmek, topraktan kap kacak yapmak,
bir saz parçasını enstrümana dönüştürmek hala içimizde bir yerlerde bizi
bekliyor. Zaman geçmişimizle kucaklaşma zamanı. BU güne kadar biriktirdiğimiz
her şey harmanlanıp tekrar ele alınmalı. Hatalarımızı bulabiliriz, yaptığımız
yanlışları görebiliriz, önümüzde çağlar boyu topladığımız katman katman bir
renk paleti var fırçalarımızı konuşturmakta yeterince ustalaşırsak yuvamızı
yeniden istediğimiz renkler ile boyayabiliriz.
Zanaatla başlayan bu serüvenden sanatı yeniden
keşfetmek bizim işimiz. Yapabiliriz,
binlerce yıldır yaptığımız gibi. Şimdi elimizde var ettiğimiz yeni
bilgiler ile bambaşka bir ahenk keşfedebiliriz.
Aletleri elimize alıp tabiat ananın bize sunduğu nimetler ile tekrar
tanışmanın vakti şimdi. Bir çömlek ustası olmanın ve kendi çamurumuzu
şekillendirmenin, hamur teknesinde pişmenin, ezgilerle tekrar yeşermenin
zamanı.
Harmonia Kaybolan Sanatlar ve Ustalıklar Okulu'nda yaşayan
insan olmanın yollarında yürüyoruz. Atalarımızdan devraldığımız mirasın peşine
düşüyoruz, hepimiz keçe ustası nefsimizi dövüyoruz, ahşabın damarlı yollarında
çam kokusu ile yaşıyoruz, doğanın ezgileri ile ateş başında dinleniyoruz,
ninelerimizin ekmeklerini yiyoruz, el becerimizi ruh dinginliği ile
harmanlıyoruz, gönülden, edeple, ve hürmetle insanlığın kadim mirasında bir
serüven yaşıyoruz. Paylaşmak, çoğalmak ve tekrar insanlığa yakışır bir yaşam
adına çalışıyoruz.
Melih Aşanlı
Kazdağları, Mart 2017
Yorumlar
Yorum Gönder